Blogger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blogger etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2012 Perşembe

''Hoppala'' Klip Arkası İzlenimlerim / Fotoğraflar



Sinan Akçıl, Karnaval adlı albümünün 2.klibini, ''Hoppala'' parçasına çektirdi. Klip, Tülay İbak  yönetmenliğinde Masquerade Club'da çekildi. Sabah sete ilk girdiğimde, üst katta falcı sahnesi çekiliyordu. Yönetmeni görememiştim o dakika. Ama ışıklardan ve çekim tarzından Tülay İbak olduğunu anlamıştım. Sonrasında zaten tanıştık. Alt katta tam bir renk cümbüşü vardı. Localarda dansçılar ve akrobatlar hazırlanmış sıralarını bekliyorlardı. Tabi ben de bu boşlukta hepsiyle konuştum. Ozan da fotoğraflarını çekti. 13.00'da Sinan Akçıl geldi. Onun gelmesiyle hemen bir hareketlilik yaşandı. Beni görünce ''Vay Türkiye'nin en iyi bloggerı!'' dedi ve ben kem küm şeklinde kalakaldım orda. Çok enerjik ve olumlu biri. Kulise geçmeden önce röportaj için bir arabadan inme sahnesi çekmeye dışarıya çıktık. Kapıda bir kamyon vardı. Akçıl, ''Şu kamyondan insem olur mu?'' diyerek hepimizi kırdı geçirdi. Sonrasında kulise geçtik ve geçen hafta okuduğunuz muhteşem röportaja imza attık. Bu sefer de sizlere klip çekilirken neler yaşandığını bölümler halinde anlattığım yazımı sunuyorum.

Part 1

Birazdan Sinan Akçıl'ın ilk kadrajları alınacak Jeremy Scott ceketiyle. Bir meyve tabağı hazırlanmış. Meyveler o kadar güzel ki plastik sandım. Çekimden önce Tülay İbak'la tanıştık, konuştuk. Çok sıcakkanlı biri. Sinan Akçıl ve Tülay İbak'ın enerjileri bileşince bakalım ortaya nasıl bir çalışma çıkacak. 

Part 2 

Sinan Akçıl, klibin diyaloglu kısmı için kamera karşısında. Buğra Kılıçak ve Sercan Barutçu, bu kısımda Sinan Akçıl'ın yanında görülecekler ve de konuşacaklar. Bu sahne çekilirken oldukça eğlenceli anlar yaşandı. Gerek elmanın yere düşmesi gerekse sahne tekrarından elmaların bitmesi süperdi. Klibin giriş kısmında görülecek olan bu sahne, kısa sürede başarıyla tamamlandı. ( Body Make up da yapıldı. Makyör: Seçkin Süngüç ) 

Part 3

Akçıl, siyah Givenchy tulumunu giydi ve 3.sahne çekilmeye başlandı. Sinan Akçıl ve İlkyaz Özel'in de dediği gibi bu tulumlar, önümüzdeki sezona damga vuracak.

Part 4

Şu anda sahnede birçok akrobat ve dansçı var. Kostümler, oldukça renkli ve parlak. Fonda 3 adet büyük maske var ve harika görünüyor. Bu sahne için bir dans koreografisi hazırlanmış. Sinan Akçıl dans ediyor. Burada çekilen görüntüler basına da verildi. Bu arada klibin esas kızını gördüm. Resmen Nicole Kidman'ın kopyası ve 17 yaşında. Çok güzel bir kız. 

Part 5

Siyah tulumla beyaz bir koridorda görüntü alınacak. Arkadan verilen beyaz ışık mistik bir hava yaratmış. Burada Akçıl'la ayaküstü sohbet ediyoruz. Yanımda İlkyaz Özel de var.

Part 6

Fondaki sarı ışıklar yakılıp söndürülüyor ve sahneye sis basılıyor. Tavana asılmış bir çember var ve akrobat kız birazdan o çemberin içinde dönecek. Kızın yılmayan bir duruşu var. Sinan Akçıl kıza, ''Neden?'' sorusunu sorduğunda ''Tutku!'' cevabını aldı. 

Part 7 

Artık eve dönme vakti. Arabada flashback alınacak. Akçıl, beyaz, ata yaka bir ceket giydi. Powertürk'e son röportajını verdikten sonra biz de vedalaştık kendisiyle. 

Klip çekilirken Tülay İbak'ın yanındaydım sürekli ve ekrandan izliyordum. Tülay Hanım'ın ıslıkları, ''Bravo'' ları, olumlu bir atmosfer oluşturuyordu. Her sahneden sonra Sinan Akçıl'la görüntülerin kritiğini de yaptık. 12 saat sette kaldım ve benim için çok eğlenceli bir gün oldu. Klip de dün yayınlandı ve bu yazdıklarımın ne kadar paralel olduğunu görmüş oldunuz.

















2 Temmuz 2012 Pazartesi

SİNAN AKÇIL RÖPORTAJIM




''Hoppala'' parçasının klip çekimi için hangi yönetmenle çalıştınız, styling kime ait?

Klip yönetmenimiz Tülay İbak. Styling, İlkyaz Özel'e ait. 2013-14'te moda olacağına inandığım Givenchy siyah tulum-takım giydim. - Ayrıca Jeremy Scott eşofman üstü ( Siyah tshirtle kombinlendi. ), özel tasarım beyaz bir takım ( Neil Barret tshirtle kombinlendi. ), özel tasarım ata yaka, kolsuz bir ceket ( Beymen pantolonla kombinlendi. ) giydi. Oldukça ''fashionable'' dı. -

''Hoppala'' parçasının Amerikanvari bir tavrı var sanki?

2012'de / şu dönemde Amerika'da aksak ritimler çok revaçta. Türkiye'de de sevileceğini umarak böyle bir çalışma yaptım. Şarkı resmen bana klip çek diyordu. ttnet'te de dinlenme oranı bir hayli yüksekti. Polat Yağcı'yla beraber düşündük, Hoppala'ya klip çekilmesine karar verdik.


''Hoppala'' dan sonra hangi parça kliplenecek?

Hoppala parçasından sonra Küfür'e klip gelecek. Slow konusunda fanlarımla birlikte karar vermeyi düşünüyorum. Ya ''Seven Biri'' ya da ''Öylesine''... İkisinden biri olacak.

Kuzey Avrupa sounduna sahip parçalarınızın yanı sıra Anatolian ezgiler taşıyan parçalarınız da var. Bunların mixi şeklinde olanlar da... Bu bağlamda müzisyen ruhunuzu ''oryantalist'' olarak nitelendirebilir miyiz?

Avrupa'ya dönük Orta Doğu bir kalbim var. Viyana Filarmoni Orkestrası'nı en önden izlememin yanı sıra Lübnan'da bir kahvede de otururum.


Müzik dünyasında önemli bir yere sahipsiniz. Başarınızın temeli neye dayanıyor? 

Kendime güveniyorum. Müziğin içinde doğdum. Zaten ailem de müzisyendi. Bu yüzden müzik yaparken başarılı olmak zorundaydım. Ben müziği seçmedim, müzik beni seçti. Başarımı, azmime, disiplinli çalışmama ve Allah'ın bana verdiği yeteneğe bağlıyorum. Daha çok üretmek için çalışıyorum. Bugün bir şarkım çaldığında Allah'a şükrediyorum.

''Değişim'' sizin için ne ifade ediyor?

Her seneyi. Her sene değişim gerekiyor. İnsanın doğuştan itibaren biriktirdiklerini, her yeni bir sene yenilemesi gerekiyor. Aynı kaldığımız sürece hangi işi yapıyorsak, o işin heyecanı kalmaz.


''Dokunma Bana'' adlı parçanızın sizde önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum.

Özel bir yeri olmasının sebebi, o şarkıyı lise sonda yapmış olmam. Verdiğim ilk şarkıydı. Duygusunu çok seviyorum.

''Kendimi tekrarlamamak için bu albümde farklı aranjörlerle çalıştım.'' demiştiniz. Sonraki albümlerinizde de bu olguyu devam ettirecek misiniz?

Aslında albümdeki aranjörler, benim beynim diyebilirim. Beynimdekileri bir aranjöre aktarıyorum. Bu zamana kadarki aranjörler, benim yaptıklarıma ekleme yaptılar. Ama Karnaval'da öyle değil. Farkı görüyorsunuz.


Hande Yener, yeni albümü için çalışmalara başlamış. Yine birlikte mi çalışacaksınız?

Efsane geliyor. 3. kez çalışacağız beraber. Yaptığımız ilk iki albümün ısınma devri olduğunu 3. ile anladım. Çok sürprizli bir albüm olacak. Ben bile çıktığı gün, 25-30 tane almayı düşünüyorum. Hande'nin electronic döneminde, müzik iyiydi ama duygular soğuktu. Şimdi hem duygular çok sıcak hem de müzik çok iyi olacak.


Hayranlarınız, ''Müzik konusunda yeteneği olanlar ne yapmalı?'' diye soruyorlar. Nasıl bir yol önerirsiniz?

Öncelikle kalbinin sesini dinlemeli. ''Bir işim olsun, yanında müziği de yapayım.'' cümlesini kabul etmiyorum. Müziğe odaklanıp tek onu yapmalılar. Ben 5 yaşında başladım. İçindeki enstrümanı dışarıya taşıyan herkes müzisyen olabilir.

Yurtdışı konserleriniz olacak mı? Özellikle ''Almanya'da tekrar olacak mı?'' diye soruyorlar.

Oradaki vatandaşlarımız, tekrar ülkelerine dönünce Ekim ayı itibarıyla yurtdışı konserleri başlayacak.


Yakında Bostancı Gösteri Merkezi'nde konser vereceksiniz. Nasıl bir sahne bekliyor bizleri? Sürprizleriniz olacak mı? 

Bostancı Bostancı olalı böyle konser görmedi diyeceksiniz. Sevenlerimle birlikte çok eğleneceğiz. Mükemmel bir sahne showu hazırlayacağız. Sen ve Ozan Eicher davetlimsiniz. En önden izleyeceksiniz. Bir konser arkası da yaparız. Şimdiden sözleşmiş olalım.


Fotoğraflar, Ozan Eicher tarafından çekilmiştir. 

1 Mayıs 2012 Salı

Sizlerle Geçen Koca Bir Yıl



Koca bir yılı geride bıraktım. Bir yıla o kadar çok olay / post sığdı ki... Müzik ve modanın ayrılmaz ikili olduğunu düşündüğümden ötürü blogum bu düşünce üzerinden aktı sürekli. Müzik ve modanın önemli isimleriyle röportajlar da gerçekleştirdim tabi. 25 önemli isimle... İnanın her birinin heyecanı çok farklıydı. - Özellikle Lana Del Rey'in mütevazılığı beni çok etkiledi ve heyecanlandırdı. - Hiç durmadan, yılmadan Ozan Eicher'in hazırladığı görsellerle sevdiğim işin peşinden gittim. Olumlu yorumların, söylemlerin yanında olumsuz yorumlar da olmadı değil. Ölçülü olanları dikkate alarak yoluma devam ettim. Tabi ki sizlerin desteğiyle... Sizler... Hepiniz tanımadığım okuyucularım ya da takipçilerim değil arkadaşlarımsınız. Uzun yıllar birlikte olmak dileğiyle...

Erdem Kınay, Hande Yener, Lana Del Rey, Sinan Akçıl, Ece Gürsel, Alper Narman, Onur Özdemir, Emir Yargın, Ozan Eicher, Derin Togar, Can Bonomo, Samet Köleoğulları, Gül Ağış, Kemal Doğulu, Gülçin Ergül, Carlos Martin ve Ramadan'a sonsuz teşekkürler...

Türkiye'nin önemli isimlerinden gelen kutlama mesajları: 

Hande Yener: Hadi nice senelere...

Erdem Kınay: İlk günden beri Türk Pop Müziği'ndeki doğru analizleriyle dikkatimi çekmiş ve kısa zamandaki yükselişini belirgin bir şekilde yansıtmıştır. 1. yılını kutlar, başarılarının daim olmasını dilerim. Keyifle takipteyiz.

Emrah Karaduman: Deniz'ciğim, müziğe merakın ve detaylara düşkünlüğünden ötürü sana teşekkür eder, tüm müzisyenler ve müzik dostları ile beraber nice keyifli mutfak muhabbetleri dilerim. Yolun açık olsun dostum.

Ece Gürsel: 1 yılda çok yol katettin. Bize de güzel bir blog kazandırdın. Umarım uzun yıllar hep beraber oluruz. Nice müzik dolu, başarı dolu yıllara...

Derin Togar: Bu kadar insanın merak ettiği şeyleri yazdığın için ve okudukları için seni kutluyorum. Blogun, müzik için çok önemli bir blog oldu. 

Emir Yargın: Deniz Can Kutlu'nun blogunun, sadece 1 yıllık bir blog olduğunu duyunca çok şaşırdım. 1 yılda bu kadar yol katedebilmek ve bir marka olabilmek büyük bir başarı. Zevkle okuduğum bu bloga nice yıllar diliyorum.

http://www.facebook.com/denizcankutlupage

24 Şubat 2012 Cuma

Blogger Onur Yüksel ile Moda Üzerine Sohbet




'' sokaktanemoda.com '' nasıl ortaya çıktı? Biraz bahsedebilir misin?

Moda ve tasarım, fazlasıyla ilgi alanımızdaydı. Ve bu ilgiyi kişisel paylaşımlarımızdan, bloglarımızdan daha büyük bir platforma taşımak istedik. 3 yıl önce yola çıktığımızda, Türkiye'de bir sosyal moda platformu yoktu. Başlangıçta kullanıcıların stil paylaşımı ve diğer kullanıcıların yakışmış - yakışmamış gibi öznel yorumlarını toplamak, moda ve kombin konusunda fikir alışverişine ortam sağlamak üzerinden yola çıktık. Ancak kitle genişledikçe ve ilham veren stil sahipleri çoğaldıkça, vizyonumuzu ileri taşıdık. Sokaktanemoda.com ile bugün en büyük hayalimiz, İstanbul sokak modası denildiğinde, Paris, New York, Londra, Milano veya Stockholm sokak modası dediğimizde nasıl zihinlerde bir olgu canlanıyorsa, bunu kendi ülkemiz için de yaratmak. İyi giyinenleri ön plana çıkartmak, henüz arayış içinde olanlara ilham vermelerine olanak tanımak ve gelecekte sokaklarımızda daha çok güzel giyinen, stil sahibi insanlar görmek gibi büyük bir hedefimiz var. Sokaktanemoda.com, zengin içeriği ile alışveriş öncesi de fikir sahibi olmaya olanak tanıyor. Moda markalarının on-line satış siteleri hazır olduğu an, Sokaktanemoda.com'da gördüğünüz o marka ürünü ya da benzerini hemen satınalabilir olacaksınız. Sokaktanemoda.com'da kullanımı en basite indirgemeye çalıştık. Hala da çalışmalara devam ediyoruz. Yakında yeni hazırladığımız olumlu bazı değişiklikleri yayına alacağız.

'' sokaktanemoda.com '' a nasıl üye olunuyor? Sitenin genel concepti nedir?

Sokaktanemoda kısaca Sosyal Moda Platformu. Modayı seven, giyinmeyi seven, merak eden herkes üye olabilir. Kullanıcılar kombin fotoğraflarını paylaşabildiği gibi sadece ilham almak veya bugün dışarı çıkarken nasıl giyinsem sorusuna cevap aramak için sitede keşfe çıkabilir. Sokaktanemoda.com'a üye olanlar stillerini gösteren fotoğraflarını paylaşabilir, başka kullanıcıların stillerini beğenebilir, sosyal mecralarda beğendiklerini tek tıkla paylaşabilir, beğendikleri üyeleri takibe alabilir, aynı şekilde çok beğendikleri stili, ileride dönüp bakmak için kendi kataloglarına ekleyebilir. Paylaşılan fotoğraflarda, her ürün tek tek renk ve markasına göre etiketlendiğinden, kullanıcılar aynı zamanda beğendiklerini ürünün markasına tıklayıp, bugüne kadar o marka ile kombinlenmiş tüm fotoğrafları listeleyebilir, hangi parçalar, hangi renkler nasıl kombinlendiğinde daha iyi sonuç veriyor görebilir ve sonuçta daha çok ilham alabilir. Üye olmayanlar ise sadece fotoğrafları görüntüleyebilirler. Kombin yüklemek ve yorumda bulunup katalog oluşturmak için üye olmak gerekiyor.

Genelde hangi blog ya da siteleri takip edersin?

Moda ile ilgi çok şey takip ediyorum, bloglar da bunun ayrılmaz parçası. styleboom, iconjane, offnegiysem, niceboysfornicethings, zetfashion, koraycaner, cindirella under the umbrella ... liste oldukça uzun. Yabancı site olarak fashionbeans, mashKULTURE, the selby takip etmekten zevk aldığım bloglar. Bir de dergi takıntım var, özellikle daha niş, daha alternatif olanları bulup okumaya çalışıyorum.


Son zamanlarda moda üzerinde süregelen postmodernizmi nasıl değerlendiriyorsun?

Moda her zaman bir sonraki arayışında. Modernizm ne kadar dönemsel olsa da moda sektörü için bu süre 6 ay. Bir sonraki koleksiyon -çoğu zaman farkında olmadan- kendini postmodernizme teslim ediyor. Özellikle bazı tasarımcıların, tasarımdaki evrensel doğru kabul edilen kalıplarının dışına çıkması, ticari bir başarı getirmese de bireyin sıradanlıktan ayrışması için bir seçenek sunuyor. Moda'yı bir kurallar bütünü olarak görmektense her şeyin göreceli ve her şeyin geçici olduğunu söylemek daha net bir tanım olabilir. Toplumdaki tüm değerler, bireysel ve kültürel olarak belirlenirken aslında bu değerlerin bütünü belirli bir dönem için geçerliliğini koruyabilir. Moda Tasarımcısının bu dönemleri önceden terk edip alternatif arayışında bulunması kadar, ticari kaygıları da bir şekilde dengelemesi takdir edilmesi gereken bir durum.

Türkiye'de modaya karşı doğru bir bakış açısı var mı?

Bakış açısı zaten çok subjektif bir yaklaşım, açıkçası nasıl bir noktadan baktığınız ile doğru orantılı. Ekonomik durum, eğitim ve sanat bu açıyı oldukça etkiliyor. Sanat ve eğitim konusunda doğru bir yerde olduğumuzu söyleyemiyorum. Takdir etmesini bilmeyen bireylerden bir toplum oluşuyor gibi geliyor. Moda ise hep takdir ve beğeni üzerine kurulu. Bu noktada daha zamana ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Ama sadece zamanın geçmesine değil, zamanın eğitim ve sanat ile öğütülmesine. Bayağı bir mesafe bahsettiğim.

Retro kültürü hakkında neler düşünüyorsun?

Yarın olduğu sürece retro hep olacak. Sonuçta yarın, geçmişten beslenen bir olgu. Algımızı açan ve bizi bu olguya alıştıran ise hep retro kültürü. Sonuçta gün geçtikçe özlenen bir algı haline gelmeye devam ediyor.

Bir erkeğin dolabında bulunması gereken en önemli ürünler hangileridir?

İki çeşit, kalıbı üzerinize oturan kot pantalon şart! Biri günlük kullanım için, diğeri akşamları kurtarıcı olacak. İkinci kot pantolon boru paça, ayakkabı hizasında ve klasik renk olursa daha çok işe yarar. Bir siyah, bir de beyaz desensiz, bisiklet yaka ya da polo yaka iyi kalite t-shirt hayat kurtarır. Beyaz ve üste çok iyi oturan bir gömlek, tüm renklerle rahat kullanabilmek için gri ya da bej rengi bir trençkot, ve yine gri bir ceket ve hırka dolapta mutlaka durmalı. Bu saydıklarım dolabınızda varsa, senelerce kurtarıcı olacağını garanti ediyorum. Gerisi artık zevkinize göre seçeceğiniz aksesuar ve renkli parçalarla stilinizi yansıtmaya kalıyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top