Sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2012 Cuma

Babasının Kızı Sertab



Sertab Erener de Türk Sanat Müziği albümü yapan sanatçılar kervanına katıldı. Bu zamana kadar bu türde dinlediğim en iyi albüm Şevval Sam'ın Sek albümüydü. Ta ki '' Ey Şuh-i Sertab '' albümünü dinleyene kadar. Repertuvar ayrı, albüm için çekilen fotoğraflar ayrı güzel. Tamer Yılmaz'ın gözünden bir '' 30'lu yılların kadını '' çizgisi yaratılmış. Aslında vintage tonlara kayılsa daha da iyi olurdu. Ama bu net haliyle de göz doldurucu, postmodern. 

'' Ey Şuh-i Sertab '' albümü ilk nerede duyuruldu?

Sertab Erener, Ey Şuh-i Sertab projesini, Gezegen Mehmet'in programına konuk olduğunda duyurmuştu. - Sertab, o programda bir '' Üzgünüm Leyla '' söylemişti ki dillere destan... - 


Adı neden Sertap değil de '' Sertab '' ?

Birçoğumuz sanıyorum ki Sertab adını ilk kez duymuşuzdur. Biz genelde Sertap'a alışkınız. Sertab adı, bu albümde yer alan '' Ey Şuh-i Sertab Ey Dürr-i Nayab '' dan geliyormuş. Babası bu şarkıyı çok severmiş ve bu şarkıya ithafen kızının adını Sertab koymuş. 

Albümdeki şarkılar 

Albümde 15 şarkı yer alıyor. Şarkıların kaydında ciddi anlamda bir orijinaline sadık kalma durumu olduğunu görüyorum. Sertab, bütün albümlerinde olduğu gibi bu albümünde de hem müzikal hem de görsel açıdan çok titiz davranmış. Favori şarkılarım: Üzgünüm Leyla, Ada Sahillerinde, Fikrimin İnce Gülü, Kimseye Etmem Şikayet, Kırmızı Gülün Alı Var. 

1) Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine
2) Şimdi Uzaklardasın
3) Dertliyim Ruhuma Hicranımı ( Üzgünüm Leyla )
4) Fikrimin İnce Gülü
5) Niçin Baktın Bana Öyle
6) Çile Bülbülüm
7) Biz Heybeli'de Her Gece
8) Ada Sahillerinde
9) Darıldın Mı Gülüm Bana
10) Kimseye Etmem Şikayet
11) Bir İhtimal Daha Var
12) Dök Zülfünü Meydana Gel
13) Kırmızı Gülün Alı Var
14) Dönülmez Akşamın Ufkundayız
15) Ey Şuh-i Sertab Ey Dürr-i Nayab

15 Mayıs 2011 Pazar

Camın Nefesi


Dünyanın % 90'ı silikatlardan oluşuyor. Silikatlar içerisinde şüphesiz en meşhur olanı kuvarstır. Kuvars, genellikle beyaz renklidir ve kristal bir yapısı vardır. Kuvarsın mor hali olan ametisti birçoğumuz görmüşüzdür. Peki kuvars en çok hangi alanda kullanılıyor ve nerelerde bulunuyor?

Kuvars, genellikle sahil kumlarının içerisinden flotasyon işlemleriyle kazanılmaktadır. Bu kazanılan madde, cam yapımında kullanılmaktadır ve camın ana hammaddesidir.


Geçen yıl, Tarsus'taki Şişecam firmasının flotasyon tesisine gittim ve bu işlemleri teker teker gördüm. Çok derin ve maliyet  gerektiren bir işlem. Kullanılacak su, yakınlardaki bir kuyudan temin ediliyor. Asit ise İstanbul'dan alınıyor. Kum da Mısır'dan getirtiliyor. Optik cam üretimi olmadığını öğrendim. Çünkü içerisindeki demiri uzaklaştıramıyorlarmış.


Cam, ilk olarak antik çağlarda üretilmiş. Bulunuş tarihi kesin olarak bilinmiyor. Mevcut en eski cam eşyalar, Afrika'da bulunmuş M.S. 1500'lü yıllara ait boncuklardır.

Cam, kırılgan bir yapıda olduğu için tarihine ulaşmak zor olsa gerek. Kırılan camları hayata geçiren ve sanatla birleştiren kişiler de var. Yarattıkları eserler çok dikkatimi çekti. Kırık camlar sihirli ellerle nasıl ete kemiğe bürünmüş, sizlerle paylaşmak istedim.









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top