26 Ağustos 2011 Cuma

İngiltere ve Türkiye'den Eurovision'a Bakış



Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacak ülkelerin seçeceği isimler, şimdiden merak konusu. Yarışma, bu sene Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de gerçekleşecek. Geçen Eurovision Şarkı Yarışması,  Almanya'nın Düsseldorf kentinde yapıldı. ( Azerbaycan adına yarışan Eldar ve Nigar, Running Scared adlı şarkısıyla 1. olmuştu. ) Favorilerim İsveç / Eric Saade ve İngiltere / Blue'ydi. Blue'nin I can adlı parçasıyla 1. olacağına kesin gözüyle bakıyordum. Gerek şarkı gerekse styling gayet üsttü. Grubun verdiği nude pozlar, magazinde sıkça yer aldı. ( Bu PR kurgusunu doğru buluyorum. Bir sanatçı ya da grup, başarılı olduğu kadar sansasyonları ile de ( Lady Gaga gibi ) adından - olumlu anlamda - söz ettirmeli. ) Neticede grup 1. olamadı ve bu birçok kişi için üzücü bir durum oldu.


İngiltere, 2012 yılı için yine iddialı bir isim arıyor. Geçtiğimiz haftalarda 90'ların altın gruplarından Spice Girls'in bu yarışma için biraraya geleceği konuşuluyordu. Zikredilen diğer bir isim ise Charlotte Church. Şahsen Spice Girls'in hem form düşüklüğü hem de performans düşüklüğü sebebiyle iyi bir sonuç elde edeceğini düşünmüyorum. 


Türkiye'ye gelince durum hiç iç açıcı değil. TRT'nin kendi başına buyruk seçimleri ve internette dolaşan sahte anketler oldukça insanların sinir katsayıları yükselecek. TRT'nin seçim kurulu, bu yıl fikir değiştirip kamuoyuna açık bir sistem geliştirirler umarım. Türkiye'nin Eurovision Şarkı Yarışması'nda başarılı olabilmesi için artık yarışmaya rock gruplarıyla değil Avrupai bir kadın solistle katılması gerekiyor.

2-3 yıldır anketlerde yer alan isimler ve yorumlarım:


Atiye: İskender Paydaş aranjeleri ile bana umut veren bir şarkıcıydı. Salla, Muamma ve Kal parçaları, ne kadar Avrupai bir sanatçımız var dedirtiyordu. Fakat bu çizgiden ayrılmaya başladığını görüyorum. Murad Küçük'ün klibini çektiği son şarkısı Budur haricinde albümdeki şarkılar pek dinlenesi değil. Canlı performansı ise bir hayli kötü. Sahneden sesini duymak mümkün değil. 


Emre Aydın:  Konserlerine en çok gittiğim sanatçıdır. Canlı performansı da iyidir. Fakat sahne showunun yalnızca dansçılar tarafından icra edilip sanatçının öylece durup şarkı söylemesine karşıyım. Bu faktörden ötürü, Eurovision için pop bir ismin uygun olacağını belirtmeliyim. Emre Aydın'ın vizyonu geniştir. Ama içinde bulunduğu müzik türünden ötürü bu yarışma için benim adayım değil.


Şebnem Ferah: Sesi ve sanatı konusunda söyleyeceğim herşey olumlu olabilir ancak. Ama biraz önce belirttiğim '' Eurovision'a pop bir isim gitmeli. '' söylemi, Şebnem Ferah için de geçerli.


Burcu Güneş: Burcu Güneş'in ses rengi, bana eskiden beri Sertab Erener'i anımsatmıştır. Zenci gırtlağına sahip bir sanatçıdır. Ama styling, klip ve şarkı konusunda çalıştığı isimler yanlış. Sahnedeki enerjisinin de negatif olması, Eurovision fikrine bir adım uzak kılıyor bu ismi.


Hande Yener: Hande Yener, sesi, showları, marjinalitesi ve vizyonuyla önceden beri Eurovision için seçilmeyi hakeden bir sanatçımız. Zamanında Romeo parçasıyla Avrupa'da ve Dünya'nın birçok ülkesinde dinlenmiştir. Daha önce eğer seçilirse electronic bir parçayla katılacağını söylemişti Twitter'dan. ( 94 yılında söylemiş olduğu without you parçası günümüz için az da olsa fikir verebilir. ) 




Gülçin Ergül: Sesi ve dans performansı ile Gülçin'de başarılı olabilirdi diye düşünüyorum. Birkaç gün önce Bruno Mars'ın Grenade parçasını söylediği video ile karşılaştım ve hayran kaldım. Amerika'dan Norah Jones çıkıyorsa bizden de bir Gülçin Ergül çıkabilir. ( Aday olarak - anket dışı - bahsedilmiştir. )

Katy'nin '' Friday '' i / @KathyBethTerry



Bu cuma son derece pozitif geçmeli diyorsanız mutlaka Katy Perry'nin son klibi '' Last Friday Night '' ı izlemelisiniz. Daha önce de film tadında ( American Pie ve benzeri gençlik filmleri ) kliplerini izlemiştim. Ama Last Friday Night parçasının klibi, Ur So Gay parçasının klibinden sonraki en sevdiğim klip diyebilirim. Ayrıca bu klibi izledikten sonra diş teli takan insanlara karşı bir sempati oluştu bende.

Wenn Sie auch der Meinung sind, dass dieser Freitag positiv verlaufen sollte, müssen sie unbedingt Katy Perry's letzten Videoclip "Last Friday Night" anschauen. Ich hatte auch vorher schon Clips im Filmgeschmack (wie z.B. American Pie und ähnliche Teenyfilme) gesehen. Aber ich kann sagen, der Clip von Last Friday Night ist mein Zweitlieblingsclip. An der Spitze ist der Videoclip zu Ur So Gay.



Klibin concepti akla hemen Ugly Betty'yi getiriyor. Dış dünyaya kapalı genç bir kız, uslu uslu elindeki bulmacayı çözerken aklını parti çeliyor. Ve değişim başlıyor. Kendisini daha önce farketmeyen yakışıklı, değişimden hemen sonra Kathy Beth'in yanına gidiyor ve olanlar oluyor.

Das Konzept erinnert direkt an Ugly Betty. Einem zur Außenwelt eher verschlossenes junges Mädchen, weicht der Party-Gedanke nicht aus, während sie ganz brav das Kreuzworträtsel in ihrer Hand löst. Und die Veränderung beginnt. Der hübsche Junge, der sie nie beachtete, nähert sich direkt nach der Veränderung zu Kathy Beth und das was passiert, passiert.


Klibin en komik kadrajları

Kathy Beth, odasındaki horozun ötmesiyle uyanıyor ve gece yaşadıkları aklına gelince boğuk bir ses tonuyla '' Friday ! '' şeklinde bağırıyor.

Kathy'nin değişimini gerçekleştiren arkadaşı, Kathy'nin dudağının üst kısmına ağda sürüyor ve Kathy ağdanın tadına bakıyor. 

Değişime uğrayan Kathy, merdivenlerden inerken kendisini daha önce farketmeyen yakışıklı genç, şaşkınlıktan ağzındaki içeceği püskürtüyor.

Yönetmen: Marc Klasfeld


Die lustigsten Gestaltungen vom clip; Kathy Beth wacht mit dem Krähen des Hahnes in ihrem Zimmer auf und nachdem ihr einfällt, was sie letzte Nacht alles erlebt hat, schreit sie mit einer heiseren Stimme "FRIDAY!".

Kathy's Freundin, die für ihre Veränderung verwirklicht hat, klebt Wachs auf ihren Oberlippenbereich und Kathy schmeckt den Wachs ab.

Während die veränderte Kathy die Treppen runter steigt, spritzt der hübsche Junge, der sie nie zu vor beachtete, sein Getränk vor lauter Überraschung aus seinem Mund heraus.

Regie: Marc Klasfeld  




23 Ağustos 2011 Salı

Vintage denilince... By Retro



Nasıl keşfettiğimi tam olarak hatırlayamasam da ilk gittiğimde saatlerce tek tek tüm ürünlere bakmıştım By Retro'da. Beyoğlu'nda vintage ürünler satan / kiralayan muazzam bir dükkan. Geçen sene bulunduğu pasajın girişinde padişah kıyafeti giymiş yabancı bir elemanı vardı. Amerikan aksanıyla '' By Retro '' diyordu. Şimdilerde bu tarzda bir tanıtım yapmıyorlar.





By Retro'nun kapısından girer girmez hangi dizilere kıyafet kiraladıklarına dair birçok çerçeve karşılıyor sizi. Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Papatyam, Hatırla Sevgili vs. Özellikle Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinin ünlü karakteri Caroline'nin ordan giyindiğine dair olan çerçeve dikkatimi çekti.



Ortamın kokusu gayet retro. Duvarlarında yer alan film afişlerinin yanı sıra dükkanın arka tarafından gelen plak sesi insanı mest ediyor. By Retro'da, gözlükler, erkek ceketleri, kürkler, deri montlar ( Önceden Brad Pitt'in giydiği de vardı. ), gelinlikler, plaklar, elektrogitarlar, tüllü şapkalar, elbiseler, ayakkabılar, tiyatrolarda kullanılabilecek türde kıyafetler yer alıyor. Ayrıca istediğiniz conceptte kıyafeti tasarlayabiliyorlar. 

Tam olarak nerede olduğuna gelince;

İstiklal Cad. Suriye Pasajı No: 166/C Beyoğlu, İstanbul - Avrupa 

21 Ağustos 2011 Pazar

Can Bonomo Röportajım



Müziğe ne zaman ve nasıl başladınız? Biraz bahseder misiniz?

Müziğe 8 yaşında komşumuzun gitar çalışına özenerek başladım. Anneannemin isteği üzerine yan dairede elektro gitar çalan Zafer Abi'den müziği biraz kısmasını rica edecektim. Gittiğimde beni karşısına oturttu ve Beatles’ dan ve Kinks’ ten parçalar çalmaya başladı. Bayağı etkilendim ve gitar çalmaya karar verdim.

Meczup albümü ile dinleyicilerinize vermek istediğiniz mesaj ya da mesajlar nedir?

Meczup albümü başlı başına bir anlatım biçimi benim için. Bazı şeyleri anlatmak icin kelimeler kifayetsiz kalabilir. Ben Meczup’ta anlattığım şeyleri anlatmak için kelimelerden yeteri kadar yardım göremediğim için müziğe başvurdum. Çok yakın zamanda kulağıma çalınan bir hikaye geldi aklıma. Piyanonun başında senfonilerinden birini çalan Beethoven'a eserini bitirdiğinde sorarlar: Bu senfonide neyi anlatmak istediniz? Beethoven piyanonun başına geçer ve tüm senfoniyi baştan sona tekrar çalar. Bunu anlatmak istedim.



Bir dönem radyo programcılığı yapmışsınız, kısa filmler çekmişsiniz ve +18 adlı bir gençlik dizisinde oynamışsınız. Bu konu hakkında söylemek istedikleriniz nelerdir? ( Bu dönemleri açıklarsanız sevinirim. )

İstanbul’a, İzmir'den çok erken yaşta geldim. Bilgi Üniversitesi’ni kazanmıştım ama okul başlayana kadar çalışmam gerekiyordu. O dönemlerde bir radyoda ses prodüksiyonu asistanı olarak başladım. Sonra radyoculuk onun ardından da televizyonculuk yaptım. Bir yandan Bilgi Üniversitesi’nde sinema öğrencisiydim, dolayısıyla birçok kısa film çekiyor ve onları yayınlamaya çalışıyordum. Hepsi birbirine bağlı olarak gelişti. En son Show TV'de bir dizide oynadım. Her zaman en çok istediğim şey müzik yapmaktı. Müziklere devam ediyorum.


Can BONOMO- Bana Bir Saz Verin from CAN BONOMO on Vimeo.


38. Altın Kelebek Ödülleri kapsamında '' En İyi Çıkış Yapan Sanatçı '' ödülünü aldınız. Ödülle ve o geceyle alakalı neler söyleyeceksiniz?

Altın Kelebek çok prestijli bir ödül. '' En İyi Çıkış Yapan Sanatçı '' dalında aldığım ikinci ödül oldu. Bir diğeri de Radyo Boğaziçi ödülleriydi. İyi bir çıkış yaptığımın düşünülmesi beni çok mutlu ediyor. Bir yandan da insanların benden bir şeyler beklediğini düşünmemi sağlıyor. Dolayısıyla daha çok çalışıyorum. Daha çok üretiyorum. Bana insanların beni farkettiğini gösterdi. Ben yaptığım sanatı kendim için yapıyorum ve ne kadar çok insanla paylaşabilirsem ya da ne kadar fazla insan beni anlarsa yaptığım iş o kadar büyür. Sanat ödüllendirilir mi bilmiyorum ama bana hırs ve şevk verdiği kesin.

Genellikle giyim tarzınızı birçok kişi beğeniyor. Stylinginizle kim ilgileniyor?

Stylingim kimseye ait değil. Kendi kıyafetlerimle çıkıyorum her yere. Bana bir saz verin klibinin stylingini Umut Eker yaptı ama. Giydiğim şeylere karışılmasını sevmiyorum. Bana göre değil.

Meczup albümünüz 11 şarkıdan oluşuyor. Albümünüzde kimlerle çalıştınız?

Şarkıların söz ve müzikleri bana ait. Sadece bir şarkımızın (balon) müziğini Cem Özel yaptı. Albümün prodüktörü ve aranjörü Can Saban. Albümdeki çoğu enstrümanı da o çaldı. Albüm Ali Rıza Şahenk’e ait The FatLab’de kaydedildi ve mixing ve masteringleri de Ali Rıza yaptı. Albüm kapağımızı Dilan Bozyel çekti. İlk klibimiz Can Eskinazi ve 2. klibimiz de Can Saban tarafından çekildi. Umut Eker de sahne ve kliplerimizde styling yapıyor. Bir de albüm We Play etiketi ile çıktı.



Yeni albüm çalışmalarınız var mı? Eğer varsa sizi nasıl bir conceptte göreceğiz?

Yeni albümün kayıtlarına bir ay içerisinde başlayacağız. Concept olarak çok bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. İstanbul müziği 2012'de nasıl olmak isteyecekse 2. albüm de öyle olacak. Çünkü biz İstanbul müziği yapıyoruz.

Buradan sizi her daim takip edenlere ve dinleyenlere söylemek istedikleriniz:

Ben de onları her daim takip ediyorum. Twitter'da ve Facebook'ta sayfalarım var. Sohbet etmek çok eğlenceli oluyor. Beni sevdiklerini ve koruduklarını hissediyorum. Bu çok hoş. Eksik olmasınlar, herşey adaletli, keyifleri yerinde olsun diyelim.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Lady Gaga'nın Yeni Klibi '' Yoü and I '' ve Yorumum



Lady Gaga, 3. stüdyo albümü '' Born This Way '' de yer alan '' Yoü and I '' parçasını kliplendirdi. Klip, albümün 4. klibi. Klibin görüntü kalitesini ve marjinalitesini yüksek buldum. Birçok karakterin yer aldığı bu klipten anlıyorum ki Lady Gaga, 80'ler dalgasına kapılmış. Edge of Glory'de hem soundu hem de klibi açısından Cyndi Lauper ve 80'ler kokuyordu. Bu durumdan bir 80'ler sever olarak çok memnunum.


Klibin ilk sahnesi, protest bir sahne. Daha önce de Judas klibinde recm cezasına dikkat çeken Lady Gaga, Yoü and I klibinde günümüz kadınının maruz kaldığı işkence ve şiddete değinmiş. Deniz kızı olarak yer aldığı sahnede, '' İmkansız diye bir şey yoktur. '' söylemi geniş yer tutuyor. 


Genelde ikili ilişkiler üzerinden mesaj veren klibin beni en çok etkileyen kısmı; Lady Gaga'nın, Amy Winehouse anısına Amy'nin en sevdiği film olan '' Cry Baby '' nin ana karakterine bürünmesi. Johnny Depp'in başrolünü üstlendiği film, 80'lerin unutulmazları arasındadır. Lady Gaga'nın piyano çaldığı sahnede canlandırdığı bu genç erkeğin klipteki adı Jo'dur. 



Şarkının yapımcılığı, daha önce de ünlü '' Everything I do ( Bryan Adams ) '' şarkısının yapımcılığını üstlenmiş olan Robert Lange'e ait. ( AC/DC ve Def Leppard ile çokça çalışmış. )

Hepinize iyi seyirler...



16 Ağustos 2011 Salı

Burberry Brit Koleksiyonu / Burberry Brit Kollektion


O gün gökyüzü İngilizdir. Gri - mavi tonlarda olan bulutların soğukluğunu yansıtmak istemezsiniz. Enerjik olmanın yanında ruhunuzu rengarenk ve şık tutmak istersiniz. Burberry Brit koleksiyonu ile bu fikri gerçekleştirebilirsiniz. 1856 yılından beri modaya yeni bir soluk katan Burberry, dört farklı koleksiyonuyla yine yenilikçi çizgisini kalınlaştırdı. '' London '', '' Brit '', '' Prorsum '' ve '' Sport '' koleksiyonları, bildiğiniz tanımları değiştirici güçte.

An diesem Tag ist der Himmel englisch. Sie möchten den grau-blau Ton in den Wolken nicht wiedergeben. Außer energisch sein, möchten Sie ihre Seele kunterbunt und schick halten. Mit der Burberry Brit Kollektion, können Sie diese Ideen verwirklichen. Die seit dem Jahre 1856 in die Mode einen neuen Hauch gebende Burberry, hat sich mit ihren vier verschiedenen Kollektionen wieder einmal selbst übertroffen. Die Kollektionen " London ", " Brit ", " Prorsum " und " Sport " ist so stark, dass sie bekanntes verändern kann.




Brit koleksiyonu, günlük  / yoğun yaşantınızda rahatlıkla tercih edebileceğiniz ve kışınızı renklendirecek lacivert, kahverengi, bej, gri ve bordo tonlarından oluşuyor. Her yaştan erkeğe hitap eden trenchcoat, dar paça jean ve deri ceketlerle Burberry yine şık olabileceğinizin ve tarzınızı ortaya koyabileceğinizin garantisini veriyor. Ayrıca koleksiyonda yer alan çanta ve aksesuvar modelleri, biz erkekleri özel kılacak nitelikte.

Die Brit Kollektion besteht aus den Tönen, marienblau, braun, beige, grau und bordeaux, die Ihrer Persönlichkeit mehr Farbe bringen wird und die Sie im Alltag ganz bequem zur Auswahl nehmen können. Die den Mann in jedem Alter ansprechenden Trenchcoats,  Röhrenjeans und Lederjacken, verleiht Burberry Ihnen wieder die Garantie schick auszusehen. Außerdem sind die Taschen- und Accessoiremodelle in dem Niveau, welches uns Männer besonders hervorheben.









Bu koleksiyon dahilinde eğer parfümüm de Brit olsun diyorsanız doğru bir karar verdiniz demektir. Brit parfüm, her mevsim kullanılabilecek türde olup bergamot, cedar, Hindistan cevizi ve kakule ihtiva ediyor.

Wenn Sie der Meinung sind, dass Ihr Parfum auch Brit sein soll, bedeutet dies, dass Sie die richtige Entscheidung getroffen haben. Das Brit Parfum ist zu jeder Jahreszeit geeignet. Es beinhaltet Bergamotte, Zeder, Kokosnuss  und Kardamom.


Eylül ayına girer girmez oluşturduğumuz listeyle birlikte kışlık alışverişimizi hemen yapalım derim. // http://tr.burberry.com/store üzerinden alışveriş yapabiliyorsunuz. 

Ich würde vorschlagen, sobald wir in den September reingehen, wir machen mit der Liste zusammen unseren Persönlichkeitseinkauf. Außerdem, können sie über http://tr.burberry.com/store Ihre Einkäufe machen.


13 Ağustos 2011 Cumartesi

Türkiye'de Müziğin Yazı ve Eurovision Meselesi



Türkiye'de Müziğin Yazı 


Hepimiz biliriz ki genelde Mayıs - Haziran ayları arasında ya da Eylül'de birçok sanatçının albümü çıkar. Yaz mevsimini ilgilendiren albümler, en geç Haziran'ın sonuna doğru piyasaya sürülür. Bu yaz, yine birçok albüm çıktı. Ama beni heyecanlandıran yalnızca birkaç şarkı var. 

Bu yaz, piyasada yıllardır alışılagelmişin daha da altında projelerin yer aldığını görmek beni üzdü. Bu bağlamda müzik sektöründe ciddi bir tıkanıklığın olduğunu anlamış bulunuyoruz.


Sezen Aksu'nun '' Öptüm '' adlı albümü, mevsimsiz bir albüm olduğu için yalnızca yaz bazında değerlendirmiyorum. Sezen Aksu'nun bu albümü, '' Bahane '' albümünden sonraki albümlerine nazaran daha iyi. '' Unuttun mu beni '' ve '' Aşka şükredelim '' parçaları oldukça etkileyici. 



Betül Demir'in ses rengini çok beğenirim. Stylinginin ve conceptinin doğru olduğunu düşünürüm her zaman. Ancak son albümü '' Mıknatıs '' için seçilen parçaları kendisine hiç uygun bulmadım. Biraz ağır kaçmış. '' Süper '' albümü gibi daha enerjik bir proje, kendisi için uygun olacaktır.

Gökçe'nin '' Tuttu fırlattı '' şarkısı, müzik paylaşım sitelerinde bir hayli dinleniyor. Eğlenceli bir yaz şarkısı. 



Bu yaza damgasını vuran şarkılar şüphesiz; Sinan Akçıl - Hande Yener düeti '' Atma '', Gülşen'in '' Yeni biri '' ve '' Sözde ayrılık '' adlı single çalışmaları, Ajda Pekkan'ın '' Arada sırada '' şarkısı. Gittiğiniz her cafede, barda, bindiğiniz herhangi bir toplu taşıma aracında bir köşeden bu şarkıların duyulması mümkün. Radyolarda sıkça çalınıyor. Yasal indirmelere ve albüm satışlarına baktığımızda, bu olgu teyit edilmiş oluyor.



Eurovision Meselesi 

Eurovision Şarkı Yarışması, siyasi bir yarışma olarak nitelendirildiği gibi, eğlenmek için gerçekleştirilen ama önem arzeden bir yarışma olarak da yorumlanıyor. Siyasi boyutunu şu şekilde açıklayabiliriz; ülkeler arasındaki iletişimsizlik, birbirine komşu ülkelerin bulundukları coğrafyanın dışına çıkmak istememesi. Bu yarışmaya katılan bir ülkenin şarkısı, ne kadar kötü olursa olsun kemikleşmiş bir oy potansiyeli var.

Türkiye'de onlarca internet sitesinde anket yapılmasına karşın TRT'de yer alan belirli bir kesim, kendilerince bir isim ya da grup belirliyor. Bu durumu adil bulmuyorum. Adil bulmadığım gibi seçilen isimleri ve grupları da strateji hatası olarak görüyorum. TRT'nin acilen bu seçim sistemini halletmesi ve kamuoyuna açması gerekiyor.

Yakın zamanda yaptığım bir ankette, en çok Hande Yener ve Gülçin Ergül'ün ismi zikredildi. Dinleyicilerin bu concept için doğru isimleri seçmiş olması beni memnun etti. Sahne performansları, marjinaliteleri, vizyonları ve sesleri açısından ikisi de katılmayı hakediyor. 





11 Ağustos 2011 Perşembe

Gülçin Ergül Röportajım




Deniz Can Kutlu: '' Bravo '' adında bir maxi single yayınladınız. Çokça sevildi ve beğenildi. Peki full albüm düşünüyor musunuz? Eğer düşünüyorsanız  '' Gülçin '' i bu defa nasıl bir conceptte göreceğiz?

Gülçin Ergül: Bravo! cdsinin içinde ayrı bir track olan intro ile başlayan " Bravo ", " Ara Ara " ve " Yastıklara Sarılıp Yatar Mıydın? " isimli 3 şarkı var ve Bravo'nun remixi yani " Satsuma Remix " var. Bu singleda her şarkı, benim için farklı misyonları olan,  farklı değerler taşıyan parçalar. Klibi olduğu için ara ara daha çok biliniyor ama diğer şarkılarımın Ara Ara'ya göre bendeki önemi daha farklı bir yerde. Özellikle de Bravo ve Yastıklara Sarılıp Yatar Mıydın? kendimi ifade edebildiğim şarkılardır. Albüm hazırlıkları ufak ufak başladı. Besteler bakıyorum, şarkılar bekliyorum, kendim de yapıyorum. 2010'da yazmış olduğum bir şarkı var, kesin onu paylaşmaktan yanayım ben. Bence Bravo'daki şarkılardan da daha iddialı. Birçok farklı renk olacak tabi ki albümde. Bir de Avrupa Müzik'teyim, bir şarkıcı olarak prodüktörlerimin istekleri de çok önemli oluyor nasıl bir müzik yaptığım, nasıl tanıttığım ve beklentilerimiz konusunda. Yani albüm sürecinde sürpriz gelişmeler yaşayacağım. Ama Twitter'dan küçük ipuçları ve fotoğraflar paylaşmayı ihmal etmemeyi planlıyorum.

D.C.K.: Müzik kariyeriniz için önceden belirlediğiniz bir hedefiniz var mı? Vizyonunuzu oluşturan öğeler nelerdir?

G.E.: Benim hedefim, her zaman iyi bir teknikle kaliteli şarkılar söylemek, saygı duyulacak işler yapmak, güzel bir çizgide yükselmek, kendimi huzurlu hissetmek, yaptığım işin arkasında durabilmek üzerine oldu. Sahnede uyduruk bir işle çok alkış da alabilirsiniz, gündeme şok bir olayla oturup çok seyirci kazanabilirsiniz ve o noktada bir illüzyona kapılıp " Ben bu alkışı hakettim. " diyebilmek hastalıklı bir şey. Ben öncelikle performansımla kendimi tatmin etmeliyim. Yoksa ne kadar alkış aldığımın önemi, o anda vicdan azabına dönüşür. Benim sayılarla, gösterişle ilgili materyalist ya da egoist hayallerim hiç olmadı. Bir de hayal dünyamdaki hedefler benim özelimdir diye düşünüyorum her röportajda.


D.C.K.: Bravo adlı albümünüzden bir şarkıya daha klip gelecek mi?

G.E.: Bana kalsa Yastıklara Sarılıp Yatar Mıydın? slow kategorisinde, kliplenmesi gereken bir şarkı. Böyle bir planımız vardı aslında ama yazın yapmaktan yana değildik slow bir şarkı olduğu için. Bravo da klibi olmamasına rağmen yine çok tıklanıyor. Bravo için de bazı değerli radyocular böyle günü güzelliştiren bir şarkıya ihtiyacımız vardı dediler. Bu tip kararları şirketim alıyor.

D.C.K.: Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinin hayranlarınızla iletişim için önemli mecralar olduğunu düşünüyor musunuz?

G.E.: Evet, kesinlikle öyle ve önem veriyorum. Hatta Twitter'ı aktif olarak kullanıyorum (GulcinErgulGE) ve Facebook'ta da gelişmeleri takip edebileceğiniz bir https://www.facebook.com/gulcinergul.com.tr fan page var. Ben önem veriyorum hatta Twitter'ı daha çok seviyorum ve zaman geçiriyorum. Twitter'da tüm gelişmeleri ve fikirlerimi sıcağı sıcağına bizzat paylaşabiliyorum, ama Facebook daha çok kullanılıyor tabi. Sahte hesaplara kanmayın. Twitter'ı interaktif kişisel bir gazete görüyorum ve tepkileri takip ediyorum, cevap da veriyorum, güzel bir paylaşım ve iletişim mecrası olduğunu düşünüyorum.


D.C.K.: Türkiye'nin birçok şehrinden hayranlarınız bana konserlerinizle alakalı sizden bilgi almamı istedi. Hangi şehirlerde konserleriniz olacak? Yurtdışı konserleriniz var mı? Özellikle Azerbaycan soruluyor.

G.E.: CNN Türk'te yayınlanan Akustikhane isimli programa konuk oldum, hatta dün yine tekrarı varmış ve oradaki performanslarımızı sahneye taşımaktan yanayız. Çok istek geldi. Gelişmeleri ilerleyen zamanlarda zaten Twitter'dan paylaşırım.

D.C.K.: Önümüzdeki günlerde bir sanatçı ile düet yapacak mısınız? Hande Yener'le düet yapmanızı çok isteyen bazı dinleyicileriniz var. Neler söyleyeceksiniz?

G.E.: Hande Yener, Türkiye'de kendini kanıtlamış olan cesur bir şarkıcı. Az çok da tanışıyoruz. Şu an bir düet yapsam mı kimle yapsam arayışında değilim. Ama ilerleyen zamanlarda neler olur, kimlerle beraber şarkı söylerim göreceğiz.



D.C.K.: Güçlü bir sesinizin olmasının yanı sıra dans da ediyorsunuz. Dans ve koreografi  çalışmaları yine devam edecek mi?

G.E.: Aslında şarkı söylemekten çok dans herşeydi hayatımda. Konservatuvarda okuduğum için. Güzel düşüncelerim var ama uygulamaya fırsat bulabilmek isterim. Türk Pop müzik sektöründe show bilinci, bilgisi, vizyonu, sektörü ve ayırmak istediği bir bütçesi resmen yok. Çok fazla da dansçımız yok Türkiye'de. Pop sektöründe de yok, sanat çevresinde de sıkıntılı yaşam olduğu için kuraklaşıyor. Dansa ve sanata önem veren bir ülke olmalıyız. Bale izleyicisi bile bale izlemek için çok çaba harcıyor, genç kitleye ya da hiç bale izlemeyen kesime nasıl ulaşabilir? Sanata önem veren, gören, izleyen, dinleyen hatta sanatın içinde olan bir Türkiye olmamız gerektiğini düşünüyorum.  Bu durum popüler işlerimize de yansıyacak, kalitemize de, yaratıcılığımıza da, neyin ve kimin ne kadar alkışlandığına da, köşe yazılarına da, toplumda birbirimize vermek istediğimiz mesajlara, kültür seviyemize de...Belki daha açık fikirli, belki daha araştırmacı olmamızı sağlayacak. Kısacası sanata önem verelim sanatın hangi dalı olursa olsun.

D.C.K.: Dizi, film, müzikal gibi projelerde yer almanız söz konusu mu?

G.E.: Bir sinema filmi senaryosu okuyorum şu an... Bizim ülkemizde dizi ya da film karakterleri oyuncuyla bütünleştiriliyor. Rol olduğu bilincinin yeterli olup olmadığı konusunda kaygılarım var. Bir karakter ölünce ertesi gün mevlüt okutabiliyorlar. Bu yaşanmış bir olay bildiğiniz gibi. Dizi film teklifleri de geliyor bazen. Benim hayalimdeki gibi dans dolu bir müzikalin yapılacağı günü görecekmiyiz acaba?

D.C.K.: Merak edilen bir konu da şu: '' Gülçin hangi sanatçıları dinliyor? ''

G.E.: Geniş bir yelpaze...

D.C.K.: Buradan sizi sürekli takip eden ve dinleyen kişilere söylemek istedikleriniz:

G.E.: İlginiz, fikirleriniz ve paylaşımlarınız için teşekkür ederim.


7 Ağustos 2011 Pazar

Gülşen ve Single Çalışmaları


Erol Köse Production'dan  ayrıldıktan sonra uzun süre piyasada istediğini bulamayan Gülşen, son albümü '' Önsöz '' ile muhteşem bir dönüş yapmıştı. Son çıkan single çalışmaları '' Yeni Biri '' ve '' Sözde Ayrılık '' ile Türkiye'nin en iyi kadın sanatçılarından biri olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Yeni Biri




Sözü ve müziği Gülşen'e ait olan parçanın düzenlemesi Ozan Çolakoğlu'na ait. Parçanın güçlü bir alt yapısı var. Sözleri, parçanın keyifle dinlenmesini perçinliyor. 




Parça, çıktığı ilk günden beri radyolar ve müzik kanalları tarafından sıkça çalınıyor. Listelerde de üst sıralarda. Satış grafiğine baktığımızda görüyoruz ki belirli bir yükseliş döneminden sonra 1 numarada sabitlenmiş. ( D&R ) Albümün kapak fotoğrafı, Nihat Odabaşı tarafından çekilmiş. Concept ve stil, Ceyda Balaban'ın danışmanlığında yaratılmış. Platin saçları, kırmızı ruju ve beyaz kıyafetiyle gayet fresh bir görüntü sunulmuş.

Sözde Ayrılık




Sözde Ayrılık, Gülşen'in bu yaz çıkarttığı 2.single çalışması. Parçanın sözü ve müziği Gülşen'e, düzenlemesi Ozan Çolakoğlu'na ait. Klibin doğallığı ve şarkının dinleyiciye yansıttığı samimiyet nedeniyle '' Yeni Biri '' kadar çok sevildi. 




Singleın satışına göz attığımızda 2 numarada olduğunu görüyoruz. ( D&R ) Yine radyolarda ve müzik kanallarında çokça çalınan parçalar arasında. Albümün kapak fotoğrafını çok beğendim. Renk tonu mükemmel. Genellikle albümdeki şarkılara önem verdiğim kadar concepte de önem veriyorum. Çünkü ikisi bir bütün oluşturuyor. Gülşen, bu bütünü büyük bir ustalıkla elde etmiş.

Bu iki singleı biran önce edinmelisiniz. Dinlemesi keyifli iki yaz parçası...


4 Ağustos 2011 Perşembe

Kemal Doğulu / '' Oynuyorum '' Klip Yorumum



Kemal Doğulu, yeni albümü '' 4.Kemal '' in çıkış parçası olan '' Oynuyorum '' a klip çekti. Daha önceki Kemal Doğulu kliplerinden biraz farklı. Çok iyi kadrajlar yakalanmış. Klibin genelindeki fluluk ve Kemal'in yeni saç modeli oldukça iyi. Her zamanki Kemal Doğulu şıklığına bir de manken eşlik etmiş. Klipte pembe çiçeklerin olduğu kadraj favorim. Kemal'in yüzüklerini, beyaz pantolonunu ve ayakkabılarını ayrıca beğendim.  Herkese iyi seyirler...




3 Ağustos 2011 Çarşamba

Dantelin Güncelliği / Timeliness of Lace



Dantel denilince genelde burnumuza hep bir 50'ler, 60'ler kokusu gelir. Anneannemizin ya da babaannemizin elinden düşürmediği çeyizlikler... Anlık bir retrospektiften sonra 2011 kış sezonunda sıkça göreceğimiz dantel trendinden bahsetmek istiyorum. Önümüzdeki sezon dantel, elbiseler, çoraplar, ayakkabılar, tokalar ve daha sayabileceğim birçok üründe kullanılmış olacak.

When it comes to lace we usually think bout 50's, 60's. Laces are the best pieces of our grandpearent's dowries. After an instant retrospective i want to metion about the lace trend in 2011 winter season. Laces used in many designe such as dresses, socks, shoess, buckles...







'' El emeği, göz nuru '' şeklinde nitelendirilen ve eski zamanlarda ihtişamın ve zenginliğin sembolü olarak görülen dantel, dişiliği ön plana çıkaran sevdiğim bir objedir. Genellikle krem, beyaz, bej ve pudra rengiyle görkemli bir detay sunuyor. Bikini ve mayolar da bu detayın konuşacağı ürünlerden...

I like lace. Because lace was thought to be as a symbol of wealth and glory in history, and i think lace makes ladies more feminine. And lace usually colourin with white, beige, powder. Swimsuits and bikinis will also elaborate with laces.





Dantelin önümüzdeki sezon erkek modasına da girecek olması güzel bir haber. Zira cesaretli ve farklı şıklığı arayan, seven erkeklere hitap edecek diye düşünüyorum.

It is a good news that lace will be using in menswear next season. Because i think this will be good for men who like to be brave and difference. 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top